Ataşehir’de yapımına başlanan Selimiye Camisi nin kopyası, Kars’ta yıkımı başlatılan Mehmet Aksoy tasarımı heykel ve bu konuda Başbakan’ııı yorumu yanında, Cumhurbaşkanının Mimar Sinan’ın köyünde mimarlara yönelik eleştirisi gibi mimarhk ve sanat adına gündemi kışkırtan konular arka arkaya geldi. Geleneksel olanla çağdaş olanın önlenemez uzlaşmazlığı tekrar etkin bir şekilde su yüzüne çıktı. Gelenek sorunsalı mimarlığın yolunu da çizen bir olgu. Günümüzde, geçmişi örnek model olarak kullanma kıskacında sıkışmış olan bu olgunun, yüceltme, sevme veya idealleştirmenin ötesinde ideolojik ve politik nedenleri var. Yüklenen bu anlam çoğu zaman geçmişin değerlerinin de önüne geçiyor.
Aslında dünyanın genel görünümüne baktığımızda, küreselleşmenin de ivmesiyle mimari, hatta kentler, yeknesak bir benzerlikle değişiyor ve aymlaşıyor. Benzer şekilde ülkemizdeki tüm organizasyonlarda ve işletmelerde küreselleşmenin lıakim olduğu izlenebiliyor. Buna rağmen kültürel alanda kimlik bunalımının yansımaları ikircikli sonuçlar doğuruyor. Toplum olarak yitirilmiş haritalar içinde yönümüzü bulmaya çabalıyoruz. Batıda dini mimari ile sivil mimari arasındaki aralık giderek azalıyor, benzerlikleri çoğalıyor. Bizde ise sivil mimari evrensel değerlerle kendini var ederken, dini mimari eskiye öykünme/taklit davranışına sıkı sıkıya sarılıyor. Taklidin devlet eliyle elde edilen kamu binalarında da yaygın olarak benimsenmesi politik göstergelerin ötesinde bir anlam içermiyor. Bu durum var olan ortak özden doğma/beslenme gizil gücünü yok ederek kopma veya yarılmayı gün geçtikçe büyütüyor. Dolayısıyla, güncel paradigmalardan kopuk ve düşünsel alt yapısı mimarlık alanı dışında kurulan bir uygulama pratiğiyle yapılı çevrenin kurgulanabilmesi olası gözükmüyor…
Aksu A.,
“Editörden…”
“From the Editor…”
Serbest Mimar Dergisi, Sayı 06-07, Sayfa 03, Eylül 2011
Serbest Mimar Magazine Issue 06-07, Page 3, September 2011